Doğaya Güvenmek – Sessiz Bir Öğretmenin İzinde

İnsan öğrendikçe büyür Bazı öğrenmeler vardır ki kitaplar, sözler değil; sessizlikle, sabırla ve doğaya güvenle gelir. Toprağa çıplak ayakla basınca, rüzgârın yönünü izleyince, bir ağacın gölgesinde dinlenince... İşte o zaman başlar asıl öğrenme.
Doğaya güvenmek, onun bilgeliğine sırtımızı yaslamak gibidir. Rüzgâr savurmaz; yön verir. Su sürüklemez; arıtır. Ağaç gökyüzüne yükselirken, kökleriyle bize dengeyi öğretir. Her şey olması gerektiği gibidir, acele etmez, geç kalmaz. İnsan bu ritmi fark ettiğinde, yaşamın da bir döngü olduğunu hatırlar. Tıpkı mumun usulca eriyip ışık vermesi gibi.
Fiya olarak biz de bu döngüye kulak veriyoruz. Mumlarımızı, aynalarımızı, yaşam alanınızda sadece estetik değil, enerji taşıyan birer öğe olarak sunuyoruz. Her ürünümüz, doğaya duyulan saygının, onun ritmine güvenmenin bir yansıması.
Belki de gerçek öğrenme, en sade halimizle doğanın karşısına geçip onu dinlemeyi öğrenmektir. Çünkü doğa konuşmaz; ama anlattıkları, kalbinizin en derinine dokunur.
Ve biz inanıyoruz,
Doğaya güvenip saygı duydukça, toprağın dili çözülür, rüzgâr öğüt verir, ağaçlar sırlarını fısıldar insana.